Bipolar bozukluk, eski zamanlarda "manik depresiflik" olarak bilinen bir ruhsal hastalıktır. Bu hastalığa yakalanan kişi sayısı o kadar az değildir ve çoğu zaman teşhis edilmediği için tedavi edilmez. Bipolar bozukluk yaşayan insanlar, sık sık riskli davranışlar sergilerler ve bu durum kariyerlerine zarar verebilir. Her ne kadar aciliyet gerektiren bir hastalık olmasa da, tedavi edilmediğinde ciddi sorunlara yol açabilir ve hatta intihara bile neden olabilir. Bu hastalık, ruh hali bozuklukları ile kendini gösterir ve zamanla kişilerde artabilir. Bipolar bozukluğa sahip kişilerde, ara ara yükselmeler ve düşmeler gibi dengesizlikler meydana gelir. Bu durum, her insanda farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Örneğin, bazı kişilerde sürekli sinirlilik olarak görülürken, diğerlerinde sürekli olarak hissizlik ve enerji kaybı olarak kendini gösterebilir. Bipolar bozukluk genellikle çocukluk dönemlerinde değil, ergenlik dönemlerinde veya sonrasında ortaya çıkar. Teşhis ise oldukça önemlidir çünkü bu hastalığa tanı koymak zordur. Bipolar bozukluk, fiziksel olarak gözle görülür bir hastalık olmadığı için cerrahi olarak onarılamaz.

Genellikle bipolar bozukluk hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan insanlar, bu hastalıktan şüphelenip psikologa gitmezler. Yapılan psikiyatrik testler ve muayeneler sonrasında doktor, belirli işaretler ve belirtileri ele alarak teşhisi koyar. Psikologlar, hastayla uzun süreli sohbetler ederek detaylı bilgiler edinirler. Ayrıca, kişinin evdeki diğer halleri hakkında bilgi almak için ailenin diğer bireyleriyle de konuşabilirler. Bu sayede, kişinin psikolojik durumu anlaşıldıktan sonra teşhis konulması için herhangi bir soru işareti kalmaz. Unutulmamalıdır ki, bu alanda uzman olmayan kişiler kesinlikle teşhis koyamazlar.

Bipolar bozukluk tedavisinde, hastalığın derecesine bakılarak hastanın hastanede yatıp yatmayacağı belirlenir. Bu hastalıkta dengesizlikler meydana gelir ve kişi ara ara farklılıklar sergiler. Eğer bu farklılıkların doktor kontrolü altında olması gerekiyorsa, hasta bir süre hastanede kalmak zorundadır. Bu süreçte hastanın güvenliğinin sağlanması ve intihar riskinin önlenmesi için bazı önlemler alınmalıdır. Teşhis tam olarak netleştirildiyse, hastalığın yatıştırılması amacıyla ilaç tedavisine başlanır. Ancak hastalık ilerlemiş ve daha şiddetli bir hal almışsa, Elektro Konvülsif Tedavi (EKT) uygulanabilir. Bu tedavi, kişiye elektroşok uygulanarak yapılır. İleri düzey bipolar bozukluk vakalarında, hastanın alnına yerleştirilen iki elektrottan birkaç saniye elektrik akımı verilerek beyin kimyasallarının salgılanması sağlanır. Bu sayede olumlu sonuçlar alınabilir.

Bipolar bozukluk, aile içinde görüldüğünde diğer bireylerde görülme ihtimali yaklaşık 8 kat daha fazladır. Bu hastalık, sadece birinci derece akrabalarda değil, ayrıca kişinin dedesinde, dedesinin babasında ve diğer akrabalarında görülüyorsa, kişide de görülme ihtimali yükselir. Bipolar bozukluk en çok 15-24 yaş arasında karşılaşılan bir durumdur. Ancak bazı durumlarda 30'lu yaşlarda da ortaya çıkabilir. Yapılan araştırmalara göre, bu yaş grubunda bulunan her 100 kişiden 2 tanesinde bipolar bozukluk görülmektedir. Bu hastalıkta meydana gelen en büyük sorunlardan biri, daha önce de belirtildiği gibi intihar riskidir. Ayrıca, bazı insanlar kendilerini zora sokacak finansal adımlar atabilirler. Bu tür durumlar, kişinin yaşamının ilerleyen dönemlerinde daha büyük sıkıntılara yol açabilir. Bu nedenle, bipolar bozukluk yaşayan kişilerin kesinlikle tedavi edilmesi gerekmektedir.