Transseksüel, kendini karşı cinse ait hissetme ve karşı cinse benzeme eğilimi taşıyan kişilere verilen bir terimdir. Hem erkekler hem de kadınlar için geçerli olan transseksüellik, daha çok ruhsal eğilimlerle belirginleşir. Kişi, davranışlarından ziyade iç dünyasında kendini karşı cinse ait hisseder. Bu nedenle dış görünüşleri ile anlaşılmazlar çünkü bu his, kişinin iç dünyasında yaşadığı bir durumdur. Travestilikten farklı olarak, fiziksel davranış değişiklikleri ile değil, cinsiyet değiştirme ameliyatı ile karşı cinse geçerler. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) uluslararası hastalık sınıflama ölçütüne göre transseksüellik bir cinsiyet rahatsızlığı olarak tanımlanır.

Transseksüelliğin nedenleri, aile bireyleri ve çevre tarafından sıklıkla merak edilen bir konudur. Çoğu uzman, bu durumun doğuştan gelen cinsiyet kimliğinin kabul edilmemesiyle ilgili olduğunu belirtir. Bu kabul edememe durumu, cinsiyet hoşnutsuzluğu olarak ifade edilir. Araştırmalara göre, beyinde seks ve endişenin bulunduğu bölgenin, erkekten kadına transseksüellerde kadınlardaki büyüklükte, kadından erkeğe transseksüellerde ise erkeklerdeki büyüklükte olduğu saptanmıştır. Bu bulgular, transseksüelliğin nörobiyolojik bir temele dayandığını göstermektedir. 2000 yılında Kruijver tarafından yapılan araştırmalarda, transseksüel ve transseksüel olmayanların nöronları incelenmiş ve transseksüelliğin beyin ile ilgili bir rahatsızlık olduğu saptanmıştır.

Genellikle çocuk yaşlarda cinsel kimlik çatışması kendini belli eder. Bu çocuklar, karşı cins gibi giyinme, karşı cinse ait hissetme, hissettiği cinsiyete ait oyuncaklarla oynama, kendi cinsel özellikleri ve işlevlerinden hoşlanmama belirtileri gösterir. Eğer ergenlik döneminde bu tür hisler görülürse, yapılabilecek tek tedavi, cinsiyeti yeniden tayin edilmesidir.

Bu konuda farklı çevreler tarafından yapılan tartışmalar devam etmektedir. Büyük bir çoğunluk, transseksüelliğin bir hastalık değil, bir cinsiyet eğilimi olduğunu savunmaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi, genç yaşta hala cinsiyetinden huzursuz olan kişiler için tek tedavi, karşı cinse ameliyat yoluyla geçmektir. Hormon tedavisi de 18 yaşından itibaren uygulanır ve kişinin cinsel kimliğini belirlemesinde önemli rol oynar.

Transseksüellik, bireyin cinsiyet kimliği ile doğuştan gelen biyolojik cinsiyeti arasında uyumsuzluk yaşaması durumudur. Bu uyumsuzluk, bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir ve cinsiyet hoşnutsuzluğuna yol açabilir. Transseksüel bireyler, cinsiyet değiştirme ameliyatları ve hormon tedavileri ile kendilerini daha mutlu ve uyumlu hissetme çabası içindedirler. Bu süreç, bireyin psikolojik, sosyal ve biyolojik yönden desteklenmesi gerektiği anlamına gelir. Toplumun, transseksüel bireylere karşı daha anlayışlı ve destekleyici bir tutum sergilemesi, bu bireylerin yaşam kalitesini artıracaktır.