Depresyon, hayatın hemen hemen her döneminde herkes tarafından yaşanabilen bir durumdur. Duygusal, davranışsal, fiziksel ve zihinsel birtakım değişikliklerle kendini gösteren depresyonun en belirgin özellikleri arasında hayattan keyif alamama, kendini değersiz görme, yetersiz ve çaresiz hissetme, iştah sorunları ve uyku problemleri yer almaktadır.

Erken teşhis edilemeyen veya önemsenmeyen depresyon, bir terapiste başvurulmadığı zaman kronik yorgunluk, bitmeyen halsizlik, sessiz kalma ve ağlama nöbetleri gibi belirtilerle birlikte daha da derinleşebilir. Ancak bazen bu belirtiler görülmeyebilir. Uzmanlar bu duruma maskeli depresyon, bedenselleşmiş depresyon ya da örtük depresyon adını vermektedir. Kişi gerçekte fiziksel bir hastalığı olmadığı halde, fiziksel rahatsızlıklar ve ağrılar yaşıyorsa, maskeli depresyon durumunda olabilir.

Kişinin kendine ciddi zararlar vermesi ve intihara kalkışması gibi hayati sonuçlara yol açabilecek kadar tehlikeli ve ciddiye alınması gereken bir depresyon türü olan maskeli depresyonda, farkında olma ve erken teşhis oldukça önem taşımaktadır. Maskeli depresyonun tedavisinde, diğer depresyon çeşitlerinde uygulanan tedavi teknikleri kullanılmaktadır. Uzmanlar tarafından tedavi edilen maskeli depresyonla başa çıkabilme yolunda ilk adım, kişinin hayatında ve özellikle özel ilişkilerinde nelerin eksikliğini hissettiğini bulmaya yönelik olmaktadır.

Bu süreç içerisinde, kişinin kendisi kadar ikili ilişkileri de ciddi önem taşımaktadır. Çünkü istem dışı olarak maskelenmeye çalışılan depresyon, ikili ilişkilerdeki davranış, tutum ve iletişim biçimleri ile daha rahat ortaya çıkabilmektedir. İkinci olarak ise depresyonun kişinin hayatına ne seviyede girdiğinin bulunmaya çalışılmasıdır. Kişi ikili ilişkilerini, ev ve sosyal hayatını sürdüremeyecek durumda ise ve yoğun ağlama nöbetleri yaşıyorsa, psikiyatri uzmanına yönlendirilerek ilaç tedavisine başlanmaktadır.

Psikoterapi ve ilaç tedavisi, kişinin kendini daha iyi ve mutlu hissetmesine yardımcı olmaktadır. Maskeli depresyonun ne kadar süredir olduğu, kişinin var olan yeteneği ve yaşı, cinsiyeti ya da çalışıyor olup olmadığı, terapinin sürecini belirlemektedir. Tedavi sürecinde, kişinin düzenli olarak terapist ile görüşmesi ve verilen ilaçları düzenli olarak kullanması büyük önem taşımaktadır.

Maskeli depresyon, fiziksel belirtilerle kendini gizleyebilen ve bu nedenle teşhisi zor olabilen bir depresyon türüdür. Erken teşhis ve tedavi, kişinin hayat kalitesini artırmak için kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, belirtiler fark edildiğinde bir uzmana başvurulması gerekmektedir. Maskeli depresyonun tedavisinde, kişiye özel bir yaklaşımla hem psikoterapi hem de ilaç tedavisi birlikte kullanılmaktadır. Kişinin sosyal ilişkileri ve yaşam şartları da tedavi sürecinde dikkate alınarak, daha etkili sonuçlar elde edilebilmektedir.