Şizotipal Kişilik Bozukluğu Belirtileri ve Tedavisi

Şizotipal Kişilik Bozukluğu

Şizotipal kişilik bozukluğu, dış çevrede meydana gelen olaylara tepki vermek yerine tepkilerini kendi iç dünyalarında yaşayan, kendilerini herkes tarafından sevilmediğini ve dışlanacağını düşünerek insanlarla ilişki kuramayan bireylerin yaşadığı bir kişilik bozukluğudur.

Bu bozukluğu yaşayan kişiler günlük aktivitelerinde aşırı heyecanlı, kaygılı, kuşkulu ve alıngan tavırlar sergilerler. Şizotipal kişilik bozukluğuna sahip bireyler, tuhaf davranışlar ve ilginç düşünce yapılarıyla toplumda dikkat çekerler. Kendilerini çevreden soyutlamak istemeseler de insanlara karşı hep bir mesafe korurlar.

Bu bireyler, farklı düşünceleri, batıl inançları ve kendi içlerinde yarattıkları bazı kişilerden mesaj aldıklarını düşünür, duygu ve düşünceleri net olmayan garip davranışlar sergileyebilirler. Bu psikolojik sorunlar, çevresindeki insanlarla olan ilişkilerinin zedelenmesine ve bu nedenle kişinin kendini dışlanmış hissetmesine yol açar. Şizotipal kişilik bozukluğu olan kişilerin genellikle arkadaş sayısı azdır ve tanımadıkları ortamlarda oldukça gergin olurlar.

Şizotipal kişilik bozukluğu, şizofreni hastalığına da benzetilen, uzun yıllar sürebilen ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Bu hastalığı yaşayan insanlar kendilerini oldukça yalnız, terk edilmiş ve arkadaşları tarafından dışlanmış hissederler. Sürekli yaşamın ne kadar anlamsız ve boş olduğunu düşünür ve bu konu hakkında konuşmalar yaparlar. İnsanlara karşı sürekli kuşku ile yaklaşan bu kişiler, büyü, cin ve uzaylı gibi farklı inanışlara kapılıp tarikat gibi ortamlara katılmaktan zevk alırlar.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Çevredeki kişilerin kendi aralarında yaptıkları konuşmaların kendisi ile alakalı olduğunu düşünür, her söylenen kelimeyi ve bakışı yanlış anlarlar ve her söylenen kelimeden gerçek olmayan farklı anlamlar çıkarırlar.
Yaşadıkları olayların oluşuna tuhaf yorumlar yapar ve yaptıkları yorumlara kesin olarak inanırlar.
Konuşmalarında bir devamlılık yoktur; sürekli konudan konuya geçerler ve hep aynı şeyleri tekrar ederler. Bu nedenle konuşmalarından net bir şey anlaşılmaz.
Çok samimi oldukları kişilerde bile sürekli bir kaygı durumu oluştururlar ve her olay ve ortama sürekli şüphe ile yaklaşarak bulundukları ortamdan sıkılıp kendini soyutlamayı düşünürler.
Dış görünüşlerinde sürekli olumsuz yanlarını görerek vücut şekillerinin bozulduğuna inanıp üzüntüye kapılırlar.
Vücutlarında sürekli bir böcek yürüdüğünü hissedip garip hareketler yapabilirler.
Duvarda asılı bir resim ya da duvar kağıdından bile tuhaf figürler çıkarır ve ölülerin yanına geldiklerini iddia edebilirler.
Dünyanın çok korkutucu bir yer olduğunu düşünüp sürekli kendine dikkat etmesi gerektiğine inanırlar.
Bir işi iyi yapmaya başlamadan önce hissettiği duygulardan olumsuz anlamlar çıkarıp daha işe başlamadan işin kötü olacağı inancına kapılarak o işe başlamayabilirler.
Altıncı hisse sahip olduklarını ve geleceği tahmin edebileceklerine inanırlar.
Takip edildiklerini düşünebilirler. Karşısında olan insanların kendisi hakkında neler düşündüğünü bildiklerine inanır ve sürekli kötü bir şey olacağı hissine kapılırlar.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu Tedavisi Nasıl Yapılır?

Şizotipal kişilik bozukluğu olan hastalar genellikle hastalıklarının farkında olmazlar ve psikolog veya psikiyatriste gidip tedavi olmayı kabul etmezler. Bu hastalığı yaşayan kişiler çoğunlukla ailelerinin zoruyla terapiye gelmeye ikna edilirler. Terapilere gelip tedavi olduklarında insanlarla olan ilişkilerinin arttığını görüp terapilere daha da olumlu bakabilirler.

Şizotipal kişilik bozukluğu yaşayan hastalar bilişsel psikoterapi ve doktorun önereceği ilaçlar ile tedavi edilebilir. Ancak kullanılan ilaçlar hastalığı tedavi etmek için değil, hastalığın yaratacağı depresyon durumu ve saldırganlık gibi etkenleri azaltmak için önerilir. Bu rahatsızlığı yaşayan kişilerde psikoterapi yöntemi tedavi için ilk seçenek olmalıdır. Hastalığın durumuna göre sürecek olan psikoterapi seanslarında hastayı gerçek dışı olan batıl inanışlarından ve farkında olmayarak sergilediği yanlış davranışlardan uzaklaştırmak için bazı alternatifler sunularak hastanın düşüncelerinin değişmesine yardımcı olunur.

Hastanın yaptıkları davranışların kameraya çekilerek kendisine gösterilmesi de oldukça etkili bir yöntemdir. Terapilerde hastaya konuşma yeteneklerini geliştirmek için bazı yöntemler de gösterilebilir. Hastalığı oldukça ilerlemiş kişilerin tedavisinin daha rahat yapılabilmesi için hastaneye yatırılması gerekli olabilir.